kitap

Beden gerçeklere göre yaşar

0 Adet Yorum

-

10 Aralık 2016

“Sanat ve edebiyatı ele alışımızdaki başlıca tabulardan biri, sanatçıların yapıtlarından söz ederken onların yaşam öykülerinin dikkate alınmaması gerektiği ilkesidir. Bence sanatçıların başlarına gelenler, onları bitmez tükenmez şekilde yeni ifade biçimleri aramaya iten şeydir. Olan biten, sanatçı ve toplum tarafından unutulmamalıdır, çünkü aksi halde zalimce yetiştirilişin yol açtığı o erken dönemdeki acılar ortaya dökülebilir ve ‘ebeveynlere hürmet etme’ emrine uyulmaz”

Yukarıdaki satırlar Alice Miller’in çocukluk travmalarımıza dair ezber bozan kitabı “Beden Asla Yalan Söylemez” den. Bu yazarın okuduğum ilk kitabı ama bütün kitaplarındaki ana tema çocuklukta yaşadığımız acıların inkar edilmesi üzerineymiş. Bu kitapta asıl olarak, gerçek ve güçlü duygularımızın inkarının bedenlerimiz üzerindeki etkilerini anlatıyor. Çocukluklarında suistimal edilmiş çocukların hastalıklı bir bağlanma, gerçek olmayan sevgi, korku ve görev duygusunu sergilediklerini vurgulayan yazar bu konuyu şöyle detaylandırmış: “Çocukluğunda suistimal edilen insanlar, genellikle hayatları boyunca bir gün o mahrum bırakıldıkları sevgiyi yaşayacaklarını umarlar. Bu beklentiler, ebeveynlerine olan bağlılıklarını pekiştirir, bu bağlılığa dinde sevgi denir ve bir erdem gibi görünür. Ne yazık ki terapilerin çoğunda aynı şey olur, çünkü halen geleneksel ahlakın hakimiyeti altındadır. Bu ahlakın bedelini beden öder. Hissetmeleri gerekeni hissettiğine inanan ve hissetmeyi kendilerine yasakladıkları duyguları hissetmemek için ellerinden geleni yapan bireyler, sonunda hastalanırlar, yani kabullenemedikleri duyguları çocuklarına yansıtarak faturayı onlara ödetirler.” Miller, burada dinin ve ahlakın talepleri ile çok uzun bir süre üstü kapatılan psiko-biyolojik bir yasayı ortaya koyuyor. Kitabın birinci bölümü edebiyat dünyasının ünlü şahsiyetlerinin bu anlamda yaşadıkları çocukluk acılarının yazılarına ve hayatlarına nasıl yansıdığını gözler önüne seriyor. Gerçekten oldukça sarsıcı bir kitap.

hindçocuk1
Rishikesh’te gün batımı ritüeli sırasında dualarla Ganj nehrine çiçekler bıraklılıyor. Çiçekleri bu dünya güzeli kızlar satıyor. Birinden alsanız diğeri size küsüyor, kızıyor, üzülüyor. Ama herşey gözlerde saklı.

 

Hikayeleri incelenen yazarlar arasında Kafka, Virginia Woolf,  Yukio Mişima, Çehov, Dostoyevski ve daha niceleri var. Miller’a göre bu yazarlar anne babalarından şiddet görmelerine ve onlar tarafından suistimal edilmelerine rağmen ailelerine duydukları bağlılığın bedelini, ağır hastalıklar, erken ölüm ve intihar ile ödediler. “Ayrıca bedenleri – içlerindeki hiçe sayılmış ve aşağılanmış çocuklar – anlaşıldıklarını ve saygı gördüklerini hissetmedi. Bedenler ahkali emirlerle bağlantı kuramadılar. Bedenin nefes alma, dolaşım,sindirim gibi işlevleri ahlak kurallarına değil, yalnızca gerçekten hissettiğimiz duygulara tepki gösterir. Beden, gerçeklere göre yaşar”.

hindçocuk2

Bedeninin işaretlerini fazlasıyla önemsemeliyiz diye düşünüyorum. Kimi zaman olmadık zamanda olmadık bir yerimizdeki ağrı bile kimbilir belki çok eskilerden kalmış birşeyleri hatırlatıyordur bize. Geleneksel ahlak ve beden bilgisi konusunda bugüne kadar bütün bildiklerinizi ters yüz eden bu kitabı ben sevdim. Ciddi anlamda okuru ters köşeye yatıran, kendiyle yüzleştiren bir kitap. Diğer yandan yazarların kendi dünyalarını ya da travmalarını yapıtlarına nasıl yansıttığını görmek açısından da ilginç.

hindcocuk319 haziran 2015

ÖZGÜR TURAN’DAN HABERDAR OL,

YENİ YAZILAR, ETKİNLİKLER VE GÜNCELLEMELERLE SENİ HABERDAR EDELİM

ÖZGÜR’Ü BURALARDA TAKİP EDEBİLİRSİN Twitter Instagram