Su’yun Gölgesi
Özgür Turan’ın ilk romanı Su’yun Gölgesi , Yitik Ülke Yayınları tarafından yayımlandı. Turan, kitapta insan ilişkilerine dramatik bir bakış açısıyla eğiliyor. Bireyin yalnızlığını, kadının kendisiyle yüzleşmesini ustaca kaleme alan Turan, evlilik odağında bir kurguyla okuru selamlıyor. Kitabın arka kapak yazısında okura şöyle sesleniliyor:
Bir evlilik nerede biter?
Londra’da ateşten duvarlarla kaplı bir otel odasında mı?
Gece gündüz yanıp sönen telefon ekranında mı?
Gölgene yenik düştüğünde kim tutar seni?
Annen mi, dostların mı, erkeğin ya da kadının mı?
Sen kendini tutabilir misin
Gölgenle dans edebilir misin?
Mutlu olduğunu sandığı evliliği içinde arzularına
engel olamayıp başka sulara yelken açan Su, gölgesinin karanlığında kaybolarak gerçek benliğiyle yüzleşiyor. Su’yun kendisini tanıma yolculuğu, annesiyle olan ilişkisini sorgulaması ve etrafındaki kadın dostlarının dertlerinin de iç içe geçmesiyle derinleşiyor.
Su’yun Gölgesi, Londra’dan İstanbul’a uzanan, zaman zaman Marmaris’in bir köyünde sarpa saran bir hikâye. Şehir hayatının boşluklarında kaybolmuş kadınların hikâyesi. Yaraları kabuk bağlamış anneler ve kızlarının hikâyesi. Birbirinde gölgesini bulmuş bir adam ve kadının hikâyesi. Su gibi akabilecekken yolları tıkanan bir evliliğin hikâyesi…
Okurdan gelenler;
“Dili o kadar akıcı ki kitabı elinize aldığınız zaman hızlıca okuyup bitirebiliyorsunuz. Konusu da bir o kadar ilgi çekici. Her zaman erkekler aldatmaz, kadınlar da eşlerini aldatir. Su ise özgürlük arayan ve evliliğe kendi ailesi yüzünden pek sıcak bakmayan bir kadın ve bir süre sonra kendi arayışına giriyor ve karşısına Can çıkıyor. Tutkulu bir ilişkiye giren Su’ya ise bu da yetmiyor ve kendi gölgesinde zaman zaman boğuluyor. Su’ya bazen çok kızdım, bazen de hak verdim. Sonu ise hiç beklenmeyen ve yüzünüzde gülümseme yerleştiren bir sondu.” Gamze Demirkol
“Bittiğinde durup düşündüm. Aslında hikaye bitmemişti, yeni başlıyordu. Kendimden çok şey buldum.” Yasemin Böler
“Öyle yargılamadan eleştirmeden okuyun hele bi…karakterlerden birinden biri size kendinizi anımsatacak…sonuçta Sezen Aksu’nun da dediği gibi masum değiliz hiçbirimiz.” İmren Yılmaz
“Kadınlar erkekleri, erkeklerin kadınları tanımasından çok daha kolay tanırlar. Çünkü toplumlar hem sosyal hayatta hem de edebiyat dünyasında daha çok erkeklerin kendilerini ifade etmesine imkan verirler. Yazarların ve özellikle şairlerin kahir ekseriyetinin erkek olması biz erkeklerin içimizi dışımıza çıkardığından pazarlık gücümüz çok zayıftır. Bir erkek ne ister,artıları ve eksileri nelerdir, nerelerde gizli bir hesabı vardır, nerede tam bir Şabandır Receptir hemen bilinir. Su’yun Gölgesi’ni bu açıdan çok anlamlı buldum. Bir kadın sevgide, aşkta, cinsellikte nerelere kadar gider, onun da tepesinde bir Demokles kılıcı var mıdır, karşılaştığı bir problemi çözerken hangi yöntemleri kullanır, modern dünyanın eşitlikçi fırsatları kadını evinden ne kadar koparmıştır… bu ve benzeri sorunları roman tadında çok güzel işlemiş yazarımız. Bilinçaltınız sorgulamakla uğraşırken bilinciniz kendini hikayeye kaptırıyor ve siz elinizde çayınızla kahvenizle Londralarda, İstanbullarda, havlu atmış devrimci bir annenin kızını takip ediyorsunuz.” Ahmet Eraslan