Ebeveyn & Çocuk

Annelik hissiyatları

4 Yorum

-

20 Aralık 2011

Geçen gün yeni doğum yapmış bir arkadaşımı aradım. Gerçi bebeği de 4 aylık olmuş halen göremedim. Bu aralar fazla içime döndüm sanırsam. Neyse, konuşurken “nasıl gidiyor annelik” diye sorduğumda “bazen çocuk sahibi olacak insan değilmişim gibi hissediyorum, bu geçer mi” dedi.
Hangimiz hissetmiyoruz ki böyle? Bana kalırsa kadın denilen varlığın doğuştan annelik içgüdüleriyle doğmuş olması koca bir yalan. Üzerimize yapıştırılmış kayıtlardan başka birşey değil. Her konuda olduğu gibi bu konuda da bir genelleme yapmak doğru olmaz. Yani her kadın anne olmalı mıdır? Öncelikle şu -meli, -malı eklerini bir çıkartabilsek keşke hayatımızdan. Çok istemeli insan anne olmayı çok! Çünkü çocuk denen şey ana rahmine düştüğü andan itibaren kadın içsel bir dönüşüm sürecine başlıyor. Ama farkında ama değil bir şekilde dönüşüyor, değişiyor.
Zaman zaman halen hissediyorum “çocuk sahibi olacak insan değilmişim” diye dedim arkadaşıma. Ve o anlarda anlıyorum ki bir BEN varım. Böyle anlar beni bana getiren minik farkındalıklar yaşatıyor. Silkiniyor ve kendi özel alanımı, sınırlarımı tekrar gözden geçiriyorum, kendim için yaptıklarıma daha neler ekleyebilirim ona bakıyorum.
Peki çocuğu olmayanlar dönüşüp değişmiyor mu? Tabiki onlar da başka şekilde, başka başka yollar seçip yapıyorlar bunu. Yani ne kendimizi yargılamalı “aman da çocuk sahibi olacak kadın mıydım ben” diye. Ne de çocuksuz kalmaya kararlı arkadaşlarımızı ayıplamalı. Hayat seçimlerden ibaret sadece o kadar. Kendimizi olduğumuz halimizle sevmek, kalıplarımızı atıvermek gibisi var mı hem böylesine huzur veren.
Kaldı ki ” çocuk sahibi olmak” da ne saçma bir kalıptır ki Türkçemize girmiş, kim neyin sahibi olabiliyorsa bu dünyada. Anneliğin ilk zamanlarında bunu söylesen küfür gibi gelir bir anneye, göğsünden süt emen bir yavrunun sahibi sen değilsin desen ağlamaya başlar anne. Ama çocuklar yaşını aldıkça gün be gün daha iyi anlar anne, çocuk kendi yolunu kendi çizer bu dünyada da bundan sonrakinde de.

Buyrun size bizden bir kare. Doğa Pamuk’un üzerine her zaman olduğu gibi bir oyuncağını bindirme peşinde. Pamuk ise kaçacak yer arıyor. Yine sabırlı hayvanmış gıkını çıkartmıyor. Arada sinirlenip tırmıkladığı oluyor tabii. Ama Doğa okuldan geldiğinde kapıda bir yere uzanışı var ki görülmeye değer. Sanırsın kırk yıl görüşmemişler bir sarılmalar falan, her defasında gözlerim doluyor. Deli miyim neyim:)

ÖZGÜR TURAN’DAN HABERDAR OL,

YENİ YAZILAR, ETKİNLİKLER VE GÜNCELLEMELERLE SENİ HABERDAR EDELİM

ÖZGÜR’Ü BURALARDA TAKİP EDEBİLİRSİN Twitter Instagram