Güncel

Ötekini anlamak

0 Adet Yorum

-

20 Mayıs 2022

Ötekini yargılayan, küçümseyen, onunla dalga geçen esprilere Z kuşağı gülmüyor biliyor musunuz? En meşhur komedyenlerimiz onları güldürmüyor. Bir başkasının farklılığı ile dalga geçen ortamlarda olmaktan hoşnut olmuyorlar, cinsiyet eşitsizliğinin olduğu yerde yoklar. Farklılıklarına rağmen birbirlerini görebiliyorlar, kabul edebiliyorlar oldukları gibi ama akran zorbalığı da yok değil. Var hem de çok gerçek! Maalesef ataerkil toplum ve aile yapısının bir sonucu. Bu sistem temizlenene kadar hepimiz bu konularla çalışacağız mecburuz. Tam olarak temizlenir mi onu da bilmiyorum ancak sistemle baş etmeyi, kendimizle barış içinde yaşamayı öğreniyoruz diyebilirim. Bu noktada sağlam sınırlara ihtiyaç var. Şefkat ve keskin sınırlar birbirini tamamlıyor diye düşünüyorum. Bunu önce kendimize sonra da çocuklarımıza öğretebilirsek harika olur.
Geçenlerde instagramda şefkatle ilgili yazdıklarımın ardından bir zorbaya nasıl şefkat gösterebileceğimize dair birkaç soru aldım. Evet doğru kolay değil. Bu noktada yine zorbalığı normalize etmek gibi algılanıyor biraz durum. Hayır böyle değil. Tıpkı meditasyonda zihinden kendimizi geri çektiğimiz gibi bakabilmek herşeye, bütüne. Anlık öfke ve tepkiler yerine derin anlayışa geçebilmek. İşte tam da bunun için meditasyona oturuyoruz. Zihnimizi yönetmeyi öğrenebilmek bir hazine gibi. Tepkisellik ve dürtüsellikle yaşamak gerçek anlamda yorucu ve yıpratıcı bir şey hem bedenen hem de ruhen. Yaşam hiç de adil ve kontrolümüzde değil. Başımıza gelen her şeye lanet okumak, ötekini suçlamak, hep dışarıda bir suçlu aramak bizi içeriden daha da çökertiyor. Burada çok ince bir çizgi var. Ayaklarım yere basmayacak kadar spiritüel takılmak, kendime her gün yeni dogmalar yaratmak ya da hepten maneviyatı, yaşamla bağımı kaybedip her yanlışa parmak göstermek, hayatla kavga etmek değil bahsettiğim. Kendime zarar vermeyecek bir dengeyi tutturabilir miyim? Hem sınırlarımı net olarak belirleyip, yapamadığımda ise kırbaç göstermeyip kendime şefkatli olabilir miyim? Her yanlışımda tekrar tekrar deneyebilir yeniden başlayabilir miyim? Her şey toz duman olduğunda tüm kaosun ortasında kendi sessizliğimde dinlenebilir miyim? Bunları sormak, defalarca yeniden sormak, her defasında farklı yanıtlar almak mümkün. Çünkü kendimle çalışmak böyle bir şey. Tek bir yanıt yok, tek bir doğru yok.
Kendi gölgelerimi kabul edemiyorsam, kendi içimdeki yargıcım sürekli parmak gösteriyorsa, kendi acımla oturamıyor sürekli anlık hazlar peşinde koşuyorsam, başkalarına da aynı şekilde davranabilirim. Dinlemeyebilirim, konuyu geçiştirebilirim ya da nasıl olsa dünyaya aynı yerden bakmıyoruz diye onun acısını görmezden gelebilirim. Tıpkı kendi acıma bakmaktan koktuğum gibi. Artık bizler günümüz ebeveynleri ağlayan çocuğumuzu çikolata ile susturmamamız, ağlamasını durdurmak için türlü oyunlar yapmamamız gerektiğini biliyoruz değil mi? Şöyle rahatça ağlamasına izin vermekte sorun olmadığını. O zaman kendimize de izin verelim ağlamaya, acımızla kalabilmeye, yas döngülerimizin iniş çıkışlarına. Ancak buraları iyi tanırsak, buralarda kendimizle kalabilirsek başkalarının acılarını da anlayabiliyoruz. Anlamakla başlıyor her şey. Eylem sonra gelen bir şey. Önce kalbin anlıyor sonra zihnin, bedenin. Ancak kendimizden taşanı verebiliyoruz. Bu sebepten kendimizle yılmadan çalışmak her daim önceliğimiz olsun ki dünyaya, sevdiklerimize, çevreye katkı verebilelim.
Benim birçok yöntemim var. Yoga, meditasyon, yazı gibi. Biri diğerinden güçlü değil. Hepsi birbirini tamamlıyor. Sadece kendimde sakladığım başka yöntemlerim de var. Eminim senin de vardır. Sana en iyi gelenleri bulana ve en az birinde derinleşene kadar keşfetmeye devam.
Ötekini görebilmek, anlayabilmek biraz kendimizi derinden kabulde yatıyor. Kendimizle samimiyette yatıyor. Biraz da kendimizden gitmekte…

“Ötekini anlamak için, ötekini kendine katmak değil, ona gitmek gerekir.” Hallacı MANSUR

ÖZGÜR TURAN’DAN HABERDAR OL,

YENİ YAZILAR, ETKİNLİKLER VE GÜNCELLEMELERLE SENİ HABERDAR EDELİM

ÖZGÜR’Ü BURALARDA TAKİP EDEBİLİRSİN Twitter Instagram