Beslenme & Sağlık
Glutensiz günler
9 Yorum
-13 Aralık 2012
Yaklaşık 2 aydan bu yana, beslenme ve hastalıklar üzerinde etkileri konusunda çeşitli araştırmalar, okumalar, görüşmeler yapmaktayım. Görüştüklerim arasında hem tıp doktorları hem de alternatif terapi uzmanları bulunmakta. Hepsinin buluştuğu ortak nokta ise şudur ki; Yaşadığımız birçok sağlık problemi direkt olarak beslenme şeklimizle ilgili.
Bu konu nereden gündemime oturdu diye sorarsanız tamamen kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak ve tabii bu konulara da biraz meraklı olduğumdan, yoga ve sağlıklı beslenmenin bir bütün olduğuna inandığımdan, dibine kadar sorgulamaya devam ediyorum. Tabiî ki bulduğum ve karşılaştığım bilgileri de sizlerle paylaşmaya.
Yıllardır bitmek bilmeyen gaz şikayetlerim son aylarda iyice artmıştı. Düzenli yoga çalışmama rağmen, ki yoga yapmasaydım çok daha rahatsız edici boyutlarda olabilirmiş doktorlarım öyle söyledi, durup dururken midemde bir sıkışma ve adeta nefes almamı önleyen bir gaz sancısı beni çok rahatsız etmeye başlamıştı. Artık son zamanlarda bana neyin dokunduğunu bir türlü tespit edemediğimden gerçek anlamda az yemek yemeye başlamıştım. Kahveyi, çayı kestim, süt ürünlerini kestim ama yine de düzelme olmadı. Tabiî ki sonunda işin uzmanı bir doktora gittim. Öncelikle laktoz intoleransı ya da çölyak hastalığından şüphelendiler, bir dolu testler, endoskopiler sonucunda her ikisinin de bende olmadığı anlaşıldı. Hatta kan değerlerim o kadar iyi çıktı ki çok şükür doktor benim gibi beyaz tenli birinin bu kadar kanlı canlı olabildiğine inanamadı. Endoskopi sonucunda da hafif gastrit denildi. Fakat gastrit bende üniversiteye hazırlanırken çıkmıştı ilk olarak yani yeni bir şey değil. Hiçbir sonuç ve tahlil beni tatmin etmedi. İçsel olarak biliyordum ki bana dokunan bir şey var ama bulunamıyor. Çünkü yaz mevsiminden beri vücudumda zaman zaman kaşıntılar da midemdeki gaz sancıma eşlik ediyordu ve hayatım boyunca hiç tanışmadığım alerji ile de tanıştım bu sayede. Ama hepsinin bir açıklaması olmalıydı. Sonuç olarak antihistaminik ya da sürekli gaz ilaçları alarak yaşayamazdım, ki zaten ilaçlar da dokunuyor bana. Evet hemen hemen hiç ilaç alamıyorum, zaten çok nadir içiyorum ama hangisini içsem ya mideme dokunur ya da başka türlüsü. Bu nedenle hep alternatif yöntemlerde aradım bugüne kadar çözümleri, iyi ki de öyle yapmışım. Doktorumla pek iyi anlaşamadık, çünkü tam da sinir olunacak tipte bir hastaydım onun için, verdiği mide ilaçlarını içmedim, düzenli kontrole gitmedim ve biraz fazlaca soru soruyordum sanrım. En sonunda şaka yollu bana “siz ilaç özürlüsünüz biraz” dedi. Evet ilaca karşı hassas olduğumu söylemesini tercih ederdim.
Neyse, sonuç olarak ne mi yaptım? Yaklaşık 1 yıldır yaptırmak isteyip de yaptıramadığım, sonuçlarına ve yöntemine şüpheli yaklaştığım York testini yaptırdım. Sonuç; Gliadin, tavuk, kakao ve marula karşı 1. derece intoleransım çıktı. Gliadin ve gluten buğday ürünlerinde bulunan protein. Yani içinde buğday olan her şeye duyarlıymışım. Bu ne demek? Ekmek, makarna, pizza, her türlü hamur işleri yok demek. Ayrıca kakaoya da duyarlı olduğumdan kakaolu hamur işi de yok demek yani glutensiz olsa bile. Tavuğu geçiyorum onu sadece Doğa’ya organik tavuk yaptığımda tüketiyordum. Hiç yemesem hayat boyu arayacağım bir şey değil. Marulu çok severim ama ona da alışabilirim, roka, maydanoz, dereotu var nasılsa. Fakat evde pişirdiğim o nefis tahıllı ekmeklerimden, pazar sabahları bizim fırından aldığımız sıcak simitlerden yiyemeyecek olmak şaşkınlıkla birlikte ilk aşamada biraz üzdü beni. İşinin uzmanı bir diyetisyenle görüştüm, 6 ay bu gıdaları beslenmemden çıkartmam, sonrasında ise 2 hafta ara ile her birini teker teker sokup denemem gerektiğini söyledi. Ve 1 yıl sonunda tekrar intolerans testi yapılıp kontrol ettirmem gerekiyormuş. Çoğu vakada düzelme oluyormuş, tabii diyet disiplinli bir şekilde yapılırsa. Hani 1 ay yaptın ama arada ağzıma bir çikolata atıyım yok.
Okuduğum kitaplardan ve görüştüğüm doktorlardan edindiğim ilgilere göre birçok hastalğın temelinde besin alerjileri ve duyarlılıkları yatıyor. Örneğin Taş Devri Diyeti kitabında Prof. Dr. Ahmet Aydın, şu hastalıkların büyük ölçüde besin alerjilerine bağlı olduğunu yazmış; Kronik bel ağrısı, depresyon, kronik ishal, orta kulak iltihabı, gastrit, aşırı gaz, migren, hassas bağırsak sendromu (IBS), öğrenme bozuklukları, ülseratif kolit, deri döküntüleri, tekrarlayan eklem şişlikleri, tekrarlayan enfeksiyonlar. Aydın, alerji ve intolerans testlerini ciddi olarak önemsiyor. Aynı şekilde Prof. Dr. Canan Karatay ve Dr. Ayşegül Çoruhlu da öyle. Zaten Alkali Diyet kitabı ile ilgili olarak Çoruhlu ile röportaj yapmıştım, kendisi her şeyin temelinin alkali olmak olduğunu söylüyor biliyorsunuz. Aslında evet bana kalırsa da her yol asidik besinlerden temizlenip alkali hayata doğru gidiyor.
Glutensiz beslenmede 3. haftama girdim. Gaz şikayetlerim, şişkinliğim, bağırsaklarımdaki kramplar birden kesildi. İlk hafta çok zordu, kendimi nasıl çaresiz ve yalnız hissettim anlatamam. En büyük destek Doğa ve Serdar’dan geldi neyse kiJ Doğa’nın da hayatına gluten kavramı girdi, glutensiz ekmeklerimi pek sever oldu, zor alıyorum elinden. Şu kısacık gluten serüvenimde şimdiden gelen içsel bilgi, bedenlerimiz değişime ayak uyduruyor. (ama bu ayrı bir yazı konusu) Çocuğunuz özellikle bir gıdadan hoşlanmıyor ve yemek istemiyorsa sakın zorlamayın mutlaka bir hissiyatı vardır o gıda ile ilgili.
Eee bugüne kadar anneannelerimiz ekmekler, hamurlar açtılar yediler, onlar da intolerans mı varmış derseniz, ki ben dedim, işte yanıtı; Günümüzde yediğimiz buğdayın melezleştirme yolları ile gluten içeriği artmış ve sadece ekmek değil çoğu paketlenmiş gıdada (hazır soslar, pastalar, gofretler, hazır çorbalar vs.) yer alıyor gluten. Yani farkında olmadan alıyoruz bu proteni. Bunu da bazı inasanların bağırsakları sindiremiyormuş.
Glutensiz olarak etiketlenen besinlerde dahi gliadin bulunabiliyor. Gliadin varlığını gösterebilecek etiket üzerindeki kelimeler; Un, zenginleştirilmemiş un, modifiye edilmiş besin nişantası, monosodyum glutamat, hidrolize edilmiş sebze proteini, tahıllar, malt veya tahıl özütleri, malt unu, damıtılmış sirke, emülsifiyerler, stabilizörler, buğday nişantası.
Şimdilik benden bu kadar. Glutensiz ürünler ve bu ürünlerin satıldığı yerlerle ilgili tespitlerimi aktaracağım bir yazım olacak yakında.