Ebeveyn & Çocuk

Yazı çizi işleri

2 Yorum

-

27 Temmuz 2013

Dün gece sabaha kadar ayıktım , sıfır uyku ile başladım bugüne. Sabaha karşı dalmışım biraz ama başımdaki ağırlık ancak şu öğlen saatlerinde hafifledi, o da ılık bir duşun ardından. Güneşe, denize çıkasım yok. Allahtan Doğa da istemedi kendi halinde boya kalemleri ve biraz da televizyonla takılıyor evde. Yoksa bu sepet halimle güneşte zeka seviyem daha da düşebilir. Bütün gün yazı çizi, okuma yapıp tembellik edesim var. Sabah gözümü açtığım gibi aldım kalemimi defterimi elime , çok iyi geldi. Yazmak beni gerçek anlamda iyileştiriyor. Kendimi başka dünyalara götürüyorum yazarken. Bazen kendimle ilgili öyle şeyler keşfediyorum ki şaşırıyorum örneğin. Kimi zaman karaladığım bir öyküdeki karakter benimle yaşıyormuş gibi hissediyorum, konuşuyor olur olmadık zamanlarda. Hatta geçenlerde ne oldu bilseniz; Arada karaladığım bir çalışmam var, ne zaman bitiririm bilmem ama orada yazdığım bir karakteri bir dergide gördüm. Evet şaka değil gerçekten sanki adam aynen benim hayalimdeki yarattığım karakterin ta kendisi. Üstelik yaşadığı yer, konuştuğu dil, giyim tarzına kadar herşey birebir tutuyor. Gerçekten şoka girdim ve kestim tabii o sayfayı. Artık karakterim tam anlamıyla benimle. Her zamankinden daha da gerçek.

Zihnimizin perdelerini kaldırdığımızda derinlerde kalanlar yüzeye çıkıyor olduğu haliyle. Her ne çıkıyorsa hepsi bizden, bizim yansımamız. Neler var neler içerilerde. Kendimizi bütün yansımalarımızla kabul etmek ne zor değil mi ama? Kendimizi kabul edebilsek öylece, etrafımızı da olduğu haliyle kabul edebilme yetisine erişeceğiz. Ama bu yargılayan, etiketleyen, ayrıştıran halimizle bu kabul çok da kolay değil. İşte benim bu kabulü en rahat yapabildiğim eylem yazmak. Yazarken hayat daha rahat akıyor sanki, herşey daha berrak ve net. Olan olduğu haliyle orada, gizli saklı hiçbir şey yok.

İçinde olduğumuz dönem zorlu, enerjiler sıkıştırıcı, gökyüzünün hali malum, gerek ülkemizde gerekse dünyada kaos şiddet almış başını gidiyor. Kuşadası’nda Ege’nin kokusunu içime çeksem, ayın ışığıyla geceyi karşılayıp, horoz sesiyle uyansam da dünyanın bu hali bana rahat vermiyor. İçimdeki korku, endişe, üzüntü hepsi üşüşüyor bir anda zihnime. Buraya geldiğimden beri yaklaşık 15 gündür yoga yapamıyorum. Ne vaktim oluyor ne de halim. Zaten evin koşturmacası ve Doğa ile gün su gibi akıyor. Aklımı başımda tutabilmek ve biraz olsun merkezimde kalabilmek için bugünlerde bana iyi gelen tek şey; yazmak. Kışın ve buraya geldiğim güne kadar yaptığım yogalar sağolsun ne diyim. Sanırım bizi ne iyileştiriyorsa onu yapmamız gerekiyor bu dönemde.

Doğa'nın dergiden çıkan çıkartmalarla yaptığı bir resim. Kendisi 18 yaşındaymış burada. Pamuk da hayli büyümüş adeta gençleşmiş gibi görünüyor:)
Doğa’nın dergiden çıkan çıkartmalarla yaptığı bir resim. Kendisi 18 yaşındaymış burada. Pamuk da hayli büyümüş adeta gençleşmiş gibi görünüyor:)

 

 

ÖZGÜR TURAN’DAN HABERDAR OL,

YENİ YAZILAR, ETKİNLİKLER VE GÜNCELLEMELERLE SENİ HABERDAR EDELİM

ÖZGÜR’Ü BURALARDA TAKİP EDEBİLİRSİN Twitter Instagram