Röportajlarım

Do your best, let go of the rest

2 Yorum

-

18 Haziran 2009

JEFF&OZGUR11 gün boyunca hiç konuşmadan, yazmadan, hiçbir şey okumadan, izlemeden durabilir misiniz? Tamamen sessizlik içinde yapılan Vipassana kursunda katılımcılar birbirleriyle hiç konuşmuyorlar. Yazma ve okumayı da bir kenara bırakıyorlar ki, an be an ortaya çıkan deneyimleri daha iyi gözlemleyebilmek için. Bu sessiz ve gözlem dolu ortamda, farkındalık artıyor, bedenler rahatlıyor, zihinler berraklaşıyor, böylece içgörü ve anlayış gelişiyor.
“Olanı olduğu gibi görmek” anlamına gelen “Vipassana” bir meditasyon tekniği. “Vipassana”, Pali dilinden gelme bir kelime. Buda öğretisinin bir parçası olan vipassana meditasyonu, zihinsel arınma yoluyla farkındalığı artırma ve şifalanma, bilgelik yolunda ilerlemeyi amaçlıyor. Kökeni 2500 sene öncesine kadar uzanan vipassana meditasyon tekniğinin günümüzde modernize edilmiş haliyle uygulanıyor.
Bu tekniğin dünyaca ünlü uygulayıcılarından Jeffrey Oliver’la yaptığımız keyifli sohbetten sizler için;

“İç sessizliğinizi bulmaya gerçekten ihtiyacınız var mı? Herkesin ihtiyacı bu olmayabilir. İnsanların kendi gerçeğini, kendi doğrusu bulmasıyla ilgili bir şey bu. Şu anda gerçek nedir? Gerçekten farkında olduğunuzda deneyimize dışardan bakabiliyorsunuz. Vücudunuzu ve zihninizi gözlemleme şansınız oluyor. Örneğin kahve içiyorken, kahvenin tadını sonuna kadar hissetmek, kokusunu duymak, diğer kahvelerden farkını ayırt etmek gibi bir şey. Bunu herkes yapabilir. Fakat düşüncelerimiz içinde, yararsız bir dolu şey arasında kayboluyoruz. Şu an mevcut olmayan birçok problemi çözmeye çalışıyoruz kafamızda. Geçmişte ya da gelecekte olan, şu anda mevcut olmayan problemleri. İşte bu süreçlerde yaşadığımız korkular, endişeler ve öfke farkındalığımızı engelliyor.
Örneğin iş dünyasında konseptler arasında kayboluyorsunuz. Geçmişte ne yaptık, neden yaptık onun muhasebesini yapıyosunuz. Ve gelecekle ilgili projeksiyonlarlar, spekülasyonlar yapıyorsunuz. Hayatınızda nerede problem olursa olsun, işinizle ilgili ya da  özel hayatınızda, önce durun ve “şu anda neler oluyor” sorusunuz sorun kendinize. İşte o anda zihin bu soruya türlü cevaplar buluyor bahanelerle birlikte. Hemen arkasından “ne hissediyorum” diyin. Ve zihnin reaksiyonuna bakın. O noktadan itibaren probleminiz kalmayacak çünkü probleminizi düşünmeyi bırakacaksınız. Örneğin endişelisiniz. Durun ve düşünün neden endişelisiniz? Bu endişe size ne katıyor? Bu sadece bir duygu. Durmazsanız bu endişenizi eve kadar taşıyorsunuz. Ve geçmedikçe uyuyamıyorsunuz ve baş ağrıları başlıyor ve ilaçlara başvuruyorsunuz. Ertesi gün ayılmak için kahveye başvuruyorsunuz. Bunların hiçbirine ihtiyacınız yok, çok gereksiz. Sadece sakin kalıp zihninizi bakabilirsiniz. Kontrol etmek değil bu, zihninize dışardan bakabilmek.
Endişeniz gelecekle ilgili ise projeksiyon yapıyorsunuz demektir. Gelecekle ilgili bir endişe duymak stres duygusudur. Çok fazla beklenti içinde olmak da, işler yolunda gitmediğinde hayal kırıklığına yol açar. Lütfe şimdiye dönün.
Günlük hayatımızda genel anlamda yavaşlamaya ihtiyacınız yok çünkü pratik değil. Yapılacak birdolu şey var. Farkında olursanız eğer az da olsa yavaşlamak sizi çok rahatlatır. Örneğin yürürken bile zaman bizim için çok önemlidir ve zihnimiz sürekli çalışır geçmiş ve gelecekle ilgili. Örneğin çalışan insanlara bakın, öğle yemeği arasında oradan oraya koştururlar ya da yürüyüş yaparlar ama sürekli zihinleri çalışır. Farkında değiller. Farkındalık  geldiği zaman zaten doğal olarak yavaşlıyorsunuz.

Şu anda dışarı baktığınızda 10 tane ağaç görüyorsunuz diyelim ki. Ama gerçek şu ki; hepsi bir ağaç. Yani 1 var olan tek rakamdır. Bir de 0 vardır o da 1’in yokluğudur. Sadece 1 vücudumuz, 1 hayatımız ve 1 nefesimiz var. Nefes aldığım diğerleri yok, mevcut değil. Bütün problemlerim mevcut problemler değildir. Geçmişte vücudumda çektiğim acılar, ağrılar şimdi yok. Gerçek olan ne? Şu an. Nefes alıyorum, veriyorum.
Bu aslında yavaşlamak değil, anın farkında olmak ve sadece anda tek bir şey yapıyor olmak
Her ne yapıyorsanız yaptığınız işe tam konsantre olun. Tek bir problemle ya da tek bir kişi ile meşgul olun. Örneğin araba kullanırken sadece araba kullanın.
Problemler bizi büyütür. Gerekli dersleri alırsak tabii. Örneğin herkes dünyadaki savaşlardan, ekonomik sıkıntıdan vs. şikayet ediyor. Ama herkes kendi işine odaklansa dünya harika bir yer olurdu. Ofisler için de aynı şey geçerli. Birbirimizin dedikodusunu yapacağımız yerde kendi işimizi yaspsak ne güzel olur.”
Jeffrey bunu özellikle ingilizce yazmamı istedi; DO YOUR BEST, LET GO OF THE REST.”  Türkçeye çevirdiğimizde, “Yapabileceğinin en iyisini yap, gerisini bırak gitsin” gibi olabiliyor. Bence bir saati geçen sohbetimizin özünü oluşturan cümle bu zaten.

Bu ay İnfomag’da yazdım Jeffrey ve Vipassana’yı. Ama bu şekli şekli biraz daha ayrıntılı, sadece AlternatifKarma için…

ÖZGÜR TURAN’DAN HABERDAR OL,

YENİ YAZILAR, ETKİNLİKLER VE GÜNCELLEMELERLE SENİ HABERDAR EDELİM

ÖZGÜR’Ü BURALARDA TAKİP EDEBİLİRSİN Twitter Instagram