Ebeveyn & Çocuk

Oysa sadece görüşmeye gitmiştim okula…

6 Yorum

-

9 Mayıs 2012

Dün Doğa’nın okuluna gittim, sadece dinlemek istedim sene başından beri neler yaptığını, evdeki kızım okulda nasıl, neler yapıyor merakımdan uzunca bir görüşme yaptım öğretmeni ile. İyi ki de yapmışım, görüşmenin sonunda bir defa daha okulu doğru seçtiğimizden emin oldum, ne kadar birebir benim gözlemlerimle örtüşen tespitler de bulundu öğretmenleri. Görüşmenin sonrasında saate baktım okulun bitiş saatine daha bir saat var. Bahçeye salıyım kendimi güneş alıyım biraz öğrenci ruhunu içime çekiyim istedim. Orada geçirdiğim 1 saat beni çok etkiledi. Yan masamda bir grup öğrenci yabancı ingilizce öğretmenleriyle bir proje hazırlıyorlardı. Kadının kucağında kedi, kahkahalar atarak ama bir yandan da mesafeyi korumaya çalışarak sohbet ediyor öğrencileriyle. Hepsi kız olan öğrenci grubu birbirinden şeker, yanaklarından öpesim geldi, o ne girişkenlik, o ne ingilizce konuşmalar. Ben Anadolu Lisesi mezunuyum fakat bu kadar da girişken değildik biz yani, hocalarımızla böylesine arkadaş gibi olamadık hiç. Keşke olabilseydik, ne güzel bir götüntüydü size anlatamam, hissettirdiği dinamizm ve özgülük duygusu beni yeniden şarj etti resmen.

Yani şu özel okullara ödediğimiz paralar gerçekten servet niteliğinde, bu konuya hiç girmeyeyim, ama okul seçimi konusunda emin olabilmek çok önemli. Gönül isterdi ki hepsi birbiri ile aynı nitelikte devlet okullarına gidebilse çocuklarımız, varımızı yoğumuzu vermek zorunda kalmadan okutabilsek ama malesef koşullar böyle. Bu koşullarda da aile kültürünüze en yakın, kriterlerinize en uygun okulu bulabilmek önem kazanıyor.

Ben yan masadaki öğrencilerin konuşmalarında, gülüşmelerinde, tartışmalarında kendimi kaybetmişken bir bakarım ki bizimkilerin sınıfı bahçeye çıkmış hem ikindi kahvaltılarını yapmak hem de oynamak için. Doğa beni görmesin diye bir yandan kendimi nerelere saklayacağımı bilemeden bir süre sonra bıraktım kendimi ve öylece izledim pisimi uzaktan. Ne acayip geldi uzaktan görmek kendi çocuğumu okul ortamında. Hatta neden daha önce yapmamışım bunu diye de kızdım kendime. Koşturuyor, dans ediyor, kovalamaca oynuyor, arada birşeyler yiyor ama mutlu. Güneş gözlüklerimin ardından birkaç yaş süzüldü gözümden kimseler görmeden. Sonra yan masadaki kedi benim kucağıma geldi, onu severken biraz daha böğürdedim. Anladım ki bunu daha sık yapmam lazım. Daha sık okuldan almaya gelmem gerek kızımı ve onun ortamının havasını içime çekmem gerek.

Okuldan gelirken taksiden biraz geride indik veterinere uğramak için. Pamuk’a kum alma bahanesi ile köpek sevelim dedik. Dünya güzeli köpekler var birkaç haftadır bizim veterinerde misafir. Doğa deliriyor onlara, haftanın minimum 4 günü köpek sevme ziyaretindeyiz. Hadi birini alalım eve götürelim desem biliyorum Doğa dünden razı. Aslında çaktırmıyorum ama benim de içim gidiyor. Fakat bizim evin kraliçesi Pamuk barındırmaz evde köpek falan, kaldı ki apartman dairesinde bakımı çok zor. Mıncırdık, sevdik, besledik, kumumuzu da aldık geldik eve. Gece yatmadan önce “senin beni almaya gelmene bayılıyorum” dedi. Ve ben yine böğürdedim onu uyuturken, karanlıkta görmedi göz yaşlarımı.

Çok ağlağım bugünlerde. Her yıl Doğa’nın doğumgünü yaklaşırken böyle olurum ben. Şimdi bile gözlerim doldu bu kelimeleri yazarken. Sanki her yıl doğum mucizesini baştan yaşıyor ve ona tanıklık ediyorum. Şükrediyorum tabii Allah’a bana böyle bir yavru verdiği için. Sağlıklı, mutlu olsun hiçbir şeyin önemi yok diyorum.

NOT: 6 yaşı doldurmaya pek az kala, Doğa’nın hıdırellez dileği, iki tekerlekli bisiklete binebilmek oldu. Pamuk’un ki de “Hep Doğa’nın yanında kalmak” imiş Doğa’nın söylediğine göre:)

ÖZGÜR TURAN’DAN HABERDAR OL,

YENİ YAZILAR, ETKİNLİKLER VE GÜNCELLEMELERLE SENİ HABERDAR EDELİM

ÖZGÜR’Ü BURALARDA TAKİP EDEBİLİRSİN Twitter Instagram