kitap

Ses ile iyileşebilmek

0 Adet Yorum

-

30 Ağustos 2009

ses1İnsan sesinin önemini ve boyutlarını düşündünüz mü hiç? Ben hiç düşünmemiştim ta ki James D’Angelo’nun “İnsan Sesinin İyileştirici Gücü” adlı kitabını okuyana kadar. Bir nefes seminerinde edinmiştim bu kitabı ve uzun zamandır kitaplığımda durmaktaydı. Neyse ki bu ay okuma fırsatı buldum. Oldukça ilginç bir kitap. Yazar, insan sesinin her türlü iyileştirici etkisini, sesli ve sessiz harflerden başlayıp gülerken ya da ağlarken çıkardığımız seslere kadar ayrıntılı bir biçimde anlamları ve özellikleriyle açıklıyor. Şarkı söylemenin ruhsal ve fiziksel sağlığımız üzerindeki gücünü anlatıyor. Ayrıca çakralarımızdaki (omurganın başlangıcı ile başın en üst noktası arasında konuşlanmış döngüsel enerji  anaforları) tıkanıklıkları açabilmemiz için nasıl kendi mantralarımızı  ve vokal yöntemlerimizi oluşturacağımız konusunda da yol gösteriyor.

Çakraların tonlanması
Bu bölüm özellikle ilgimi çekti. Yazar “Çakraların Tonlanması” başlıklı bölümde her çarka için farklı bir tonlama egzersizi veriyor. Birçok nedenden dolayı çakralardaki doğal enerji akışı bozulabiliyor; Örneğin aşırı çalışma, bastırılmış duygular, vücut yapımıza uymayan yiyecekler ve içecekler. Yazara göre, ses rezonansları çakraların titreşim değerlerini değiştirme gücüne sahip. Tonlama verimli olduğunda, çakraların yolu üzerinde herhangi bir noktadaki enerji tıkanıklığının ortadan kalktığını hissederiz.
Kitabın bu bölümünden kısa bir alıntı; “Çakraların vokal tonlamasında sadece tekbir sistem yoktur, yani belirli frekansların sessiz/sesli harflerle bileşiminden oluşan hiçbir sistem her bir birey için başarıyı garantileyemez. Doğuda en iyi bilinen sistem Tantra Yoga’dır, batıda ise temellerini sesli harflerin frekans değişimlerinden alan birkaç yöntem bulunmaktadır. Fakat çakraların, ortaklaşa kabul edilen Do majör ölçüsünün yedi notasına bağlanması gibi, müzikal tonları çakraların yedisine de bağlayan evrensel bir sistem yoktur. Dahası, insanlar için belirli bir çarka frekansı serisi olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. Olduğunu düşünsek bile frekanslarının bazıları veya tümü insan sesinin vokal değerleri dışında bulunuyor olabilir.”

En ruhani harf ; H
Yazar, H harfinin sessiz harfler içinde en ruhani olanı olduğunu ve aynı zamanda bu harfin Hint felsefesinde prana olarak bilinen yaşam enerjisinin akışını düzenleyen nefesimiz ile bağlantılı olduğunu söylüyor. Gülmenin anahtarının da H sesinde yattığını vurgulayan yazar, bu harfle ilgili şu ilginç tespitlerde buluyor; “Çeşitli sesli harfler sayesinde gülme sıklığında birçok farklılık olmasına rağmen, öncü H harfidir v nasıl seslendirildiği de iyileştirici özelliklerini etkiler. Hepimiz biliyoruz ki, eğer çok şiddetli ve uzun süre gülersek yanlarımız ağrımaya başlar. Bunun sebebi de nefese ağlı güçlü bir H sesi çıkarmak için karın kaslarımızı kullanmak zorunda oluşumuzdur.  Nefes kuvvetlice bedenimizin üst tarafına yönlendirildiğinde, esas arındırıcı H sesi olur. Bu işlevi yerine getirirken, rota üzerindeki bezelerimizi ve onlara bağlı çakralarımızı da harekete geçirir.

Şarkı söylemeye devam
Diğer harflerle ilgili de birçok açıklama var kitapta ama H harfinin yarattığı etkiler çok ilginç geldi bana. Bir de şarkı söylemenin iyleştirici etkisine değinmiş yazar. Çocukluktan itibaren aslında doğal olarak hepimizde var kendi sesimizi her anlamda kullanabilme yeteneğimizi büyüdükçe kaybettiğimizden bahsediyor. Örneğin benim kızım çok yapıyor bu aralar; durup dururken kendi bir şarkı uyduruyor. Hem melodisi hem sözleri uydurma yani. Sürekli bir şeyler mırıldanıyor. Hatırlarsanız mutlaka siz de yapmışsınızdır benzer şeyler çocukken. Daha sonra büyüdükçe bunlar duşta ya da yemek yaparken mırıldanmalara dönüşüyor. Ama gün geliyor öyle bir koşuşturmaca alıyor ki bizi duşta şarkı söyleyecek kadar bile vaktimiz olmuyor. İşte yazar bu noktada çok dikkatli olmamız konusunda bizi uyarıyor çünkü bu doğal yeteneğimizin aslında iyileştirici gücü varmış; Yani şarkı söylemenin!
Bakın ne diyor; “Şarkı söylemek insan sesinin doğal eğilimidir ve iyileştirme anlamında konuşursak, konuşma eyleminin ötesindeki bir seviyededir. İlk insanın lisanı, günümüzde çocuklarımızda olduğu gibi, doğal şarkılar söylemekti ve belki de ses tonuna göre bu kuş sesine daha yakındı. Bugün halen bu tür sesleri bazı Afrika ve Uzak Doğu dillerinde duyuyoruz. Şarkı söylemek tartışmasız sağlıklı bir eylemdir. Çünkü diyafram ya da gırtlak, şarkı söylerken konuşmaya oranla daha büyük bir rezonans etkisi ortaya çıkartmaktadır ve sıklıkla doğal olmayan  konuşma biçimleri şarkı söylerken çıkan seslerle bertaraf edilir. Çok sayıda insan kendileri müzik yapmak yerine edilgen müzik dinleyicileri haline geldiler. Eğer şarkı söylemeyi sadece olumlu titreşimler yaratmada ille de model olması gerekmeyen eğlendiricilere bırakırsak, gelecek nesiller doğal bir iyileşme yöntemiyle bağlarını tamamen koparmış olacaklar.”

*İnfomag Ağustos köşe yazım.

ÖZGÜR TURAN’DAN HABERDAR OL,

YENİ YAZILAR, ETKİNLİKLER VE GÜNCELLEMELERLE SENİ HABERDAR EDELİM

ÖZGÜR’Ü BURALARDA TAKİP EDEBİLİRSİN Twitter Instagram